24 Nisan 2014 Perşembe

Nerede kalınır? Ne yenir? Nereler gezilir? KAPADOKYA (NEVŞEHİR)

güzel bir harita çizdik bu gezi için.. esasında tavsiyem bu olacak gezilecek yerler dışında. 2 yer var kapadokya yolunda mutlaka uğranması gereken. TUZ GÖLÜ ve HACIBEKTAŞ. biz giderken Tuz Gölüne dönerken Hacıbektaşa uğradık :) tabi arada da bir sürü yer..eğer kendi aracınız ile yolculuk yapacaksanız kaçırılmaması gereken noktalar var. o zaman başlamak lazım anlatmaya :)

ilk durak TUZ GÖLÜ. benim beyaz alanlara( uçakta bulutlar, pamuk tarlaları, travertenler,pürüzsüz kar vb :)) hayranlığım inanılmaz derindir. müthiş istiyordum tuz gölünü görmeyi çünkü fotoğraflardan ve özellikle "beyaz melek" filmindeki sahnelerden görülmezse ölünür bir mekandı benim için ancak gidip gördüğümde hayal ettiğimi bulamadım. muhtemelen mevsimsel bir durumdu. çünkü eşim önceki gidişinde her yerin bembeyaz olduğunu ve gölün üzerinde uzunca yürünebildiğinden bahsetmişti.tabi bunlar olmasa da muhteşem; sadece zihinde daha bembeyaz ve uçsuz bucaksız bir görüntü var ya o açıdan yani :) 
girişte cafevari bir yer var, ve ilk etapta anlayamadığınız paralı ayak yıkama muslukları. daha sıcak bir mevsimde gidecekseniz yanınızda havlu bulundurmanız güzel olabilir çünkü gölde yürüyebiliyorsunuz :) tabi ayağınızı rahatsız eden tuzdan ziyade yağ.. evet çok ilginç geldi bana. bayanlar bilir "body scrub"lar vardır cilt için işte onun deryası Tuz Gölü :) zaten girişte hediyelik eşyalar satan dükkanda mevcut paketlenmiş hali. tabi belli ki kimysal işlemlerden geçmiş, geçmiş ki küçük bir kutusu 80 tl gibi bi şeydi yanlış hatırlamıyorsam. varsa yanınızda kabınız direk gölden doldurun bence.. çünkü bir daha gidersem yapmayı düşünüyorum aklım fena kaldı :)
yansımalar müthiş..
o tuzlara vuran güneş, o renk cümbüşü.. 
gidilir, gidilmeli..




KAPADOKYA yolu üzerinde planımızda olmayan (çünkü varlığından haberdar değildik) çok güzel bir yere uğradık şans eseri..zaten peri bacalarının başladığını görüp duruyorsunuz ve bir sürü çocuk sarıyor etrafınızı hepsi rehber :)ufacık çocuklar, nasıl ezberlemişler ve nasıl seriler :) sorun anlatsınlar. yerin adı SELİME KATEDRALİ. biz çok beğendik. müze kart edinmeniz şart bence. bir yer hariç tüm gezeceğeniz alanlarda müze kartı kullanıyorsunuz. Selime Katedralinin girişinde çıkarabiliyorsunuz ki biz de öyle yaptık. Bizimkilerin süresi bitmiş :/ hemen bir foto alalım :)










yine yol üzerinde bir sonraki durak tabi ki IHLARA VADİSİ. oldukça fazla kilisesi var. tabi enfes bir doğa.. kuş sesleri, ağaçlar, çiçekler böcekler :) e bir de inerken kolay gelen çıkarken de başınızı döndüren, nefesinizi kesen merdivenleri var :) siz siz olun yanınızda mutlaka su bulundurun :/alttaki fotoğraflar da Ihlara dan..













ıhlara sonrasında akşam yaklaşmaya başlayınca kapadokyayı gündüz görmek istediğimiz için KAYSERİ ye gidip mantı yemek istedik. gidilmeyebilirmiş, çok da tavsiye etmiyorum. Kayseri çok çok güzel bir şehir bizi çok şaşırttı ama çok da yorucu oldu. araştırdık en güzel mantıyı yiyebileceğimiz yer KAŞIK-La imiş.bana kalırsa girdiğimiz her restaurantta yiyeceğimiz mantı çok güzel olurdu; tıpkı Adana gibi. orada da esnaf lokantalarının, tablacıların herkesin kebabı müthiş ya, meşhur bir yere çok da gerek yok ya.. neyse ama biz gittik. güzeldi. çok minik minik ama sadece minik. şundan emin oldum ki; asla annelerimizin yaptığı o bir kaşığa 2 adet sığan kocaman mantılardan daha güzel değil.. fotoya gerek yok bildiğimiz mantı :)

yemeğimizi yedik söylemesi ayıp pastırmamızı aldık koyulduk yola :) biz ilk gün için yer ayarlamamıştık. beğendiğimiz herhangi bir otele girip kalacaktık çünkü ikinci gün ki otel için çok özenmiştik. GÖREMEye doğru yol aldık. en yakın ÇAVUŞİN KÖYÜne rastladık ve girdik, otel aramalarına başladık. biraz uğraş sonrası güzel bir otel bulduk. ama işin garip yanı adına dair herhangi bir hatıra almamışız ve fotoğraf çekmemişiz.adının olduğu fotoğraflar yok ama o odasından büyük banyosunun, banyosunda hem hamamı hem duşu hem küveti olan odasının fotosunu çekmişim Allahtan. ben beğendim.. sabah otelden çıkınca hemen iki adım ilerideki ÇAVUŞİN KLİSESİ ne de uğradık.içeride fotoğraf çekmek yasak.. peşinizde adamlara geziyo sizi engellemek için :S

GÖREMEye geçtik çavuşin köyünden. GÖREME Açık Hava Müzesi mutlaka gezilmeli. bir iki saatinizi alıyor her yere bakmak isterseniz; ki biz bakmak istedik sizde isteyin.. yemekhaneleri ve kiliseleri oldukça ilginç.

bir kahve içip dinlenmek için Göreme merkeze gittik. hediyelik eşyalar satan yerler ve cafeler oldukça fazla. şöyle en terasından ve en manzarılısından bir tane bulduk ve içtik türk kahvelerimizi.

biraz dinlendikten sonra UÇHİSAR KALESİ ne çıktık. çıkmasak da olurmuş. ya tabi gidince oralara bir de duyulmuş bir yer ise gidilecek yer, "hani buralara kadar geldik, görmeden gitmeyelim. oraya da bir bakalım" diyor insan. ama çok beğendiğim söylenemez. zaten içten merdiven yapmışlar :/




tüm bu gezmeler boyunca şapkalı peribacalarını göremiyorsunuz. insanlara soruyorsunuz (yerli halkına) bilmiyorlar, ya da sanırım ÜÇGÜZELLER di isimleri, 3 tane yol kenarında büyük peribacaları var, onları söylüyorlar. ki bu sebeple bir kaç defa aynı yere de gitmedik değil hani..ama daha öncesi için ben de hatırlıyorum eşim de (eşim 5 yıl önce bense 20 yıl önce falan gitmiştim) şapkalı peribacaları çok çok fazlaydı. hatta bir yerde sadece onlardan vardı. umudumuzu kaybettik ve başka yerlere yönelelim dedik ki bir tabela ZELVE PERİ BACALARI. gittik ve ufak ufak da olsa orada bulduk aradıklarımızı. çoğunun şapkası düşmüş ne yazık ki :( ama o kadarı bile yetti bize.

güneş batmadan bir yer daha var mutlaka gidilmesi gereken. KIZIL VADİ. ama tam gün batımında orada olunmalı. alın çayınızı, kahvenizi, şarabınızı, oturun uçurum kenarındaki sedirlere izleyin KIZIL VADİyi. nefes alın..huzur bulun..hayatı durdurun..unutun..sadece izleyin..

güneşi de batırdıktan sonra en önemli kısma otelimize geldi sıra. AYVALI köyü yakınlarındaydı otelimiz. ÖYKÜ EVİ CAVE HOTEL. kapadokya ya gidecekseniz burada kalmadan dönmeyin..lüütfen :) tam bir mağara otel. zaten gelmeden internetten çok araştırmıştık. butik otel. az sayıda odası var. oda numarası yok oda rengi var. sanırım yalnız bir standart odası var. geri kalan odalar suit ve balayı odaları. biz BEYAZ ODA da kaldık (internetten araştırdığımda da en güzeli beyazdı, gidip gördük ki gerçekten en güzeli yine beyaz:) )
oda harika, oda müthiş.. bakın...
o kadar güzeldi ki..anı defteri var sehpanın üstünde birkaç yorumu okumak istedim. ve en beğendiğim yorum şuydu "ilk defa internet sayfasındaki resimlerinden daha da güzel çıkan bir otelle karşılaştım". gerçekten de öyleydi. tabi benim fotoğraflarım yatak odasının yanından bir tünel olup, o tünelden geçerek banyoya girildiğini (tabi yürüyerek.hani tünel diyince küçük bi şey gelmesin aklınıza. tüp geçit midir adı.değil değil bağlantı işte.bir odadan çıkıp başka odaya geçmek gibi..amma zorlandım :) ) anlamak mümkün değil. o yüzden siz sitesine bir bakın.. otele yerleştik ama yemek saatini geçirmiştik. bu sebeple tekrar göremeye inmemiz gerekti. zaten nerede yiyeceğimizi gözümüze kestirmiştik. çünkü meşhur yemekleri vaaar :)

aslında müthiş bir restaurant var. biz gittiğimizde yemek saatini kaçırmıştık. çünkü bilmiyorduk. ama siz kaçırmayın çünkü harika. saat 16:00 da yemek veriyorlar..peribacasının içini restaurant yapmışlar :) sedirler, alçak masalar. HANODASI RESTAURANT. 2 farklı yerde yiyebilirsiniz burada yemeğinizi..


neyse biz burada yiyemedik yemeğimizi ama olsun.. bi daha ki sefere artık :/ biz OLD CAPPADOCIA CAFE&RESTAURANTa gittik yemek için. çünkü kahve molasında araştırmıştık. ve meşhur TESTİ KEBABI nı ve TESTİDE FASULYEyi  burada yiyebileceğimizi öğrenmiştik. ben hiç yememiştim öncesinde testi kebabı. ilginç geldi. başka masalara verirlerken görmüştük ve çok küçük gelmişti gözümüze. birde extra testide fasulye istedik. hatta garson bitiremeyeceğimizi söyledi ama biz de kesin doymayacağımızı :) ama gerçekten aldanmayın.. testinin kırılan yerinin çok daha altında derinb ir yuvası da var ve gerçekten çok doyuruyor. fasulyeyi bitiremedik.. zaten hiç de beğenmedik..ama kebap miisss :)


tekrar otelimize döndük.. sabah kahvaltı zayıftı. hemen yiyip yola çıktık. kapadokyaya gelirken gördüğümüz yeraltı şehirlerini dönüşe bırakmıştık ki nitekim de öyle oldu. ilk olarak DERİNKUYU YER ALTI ŞEHRİ ne gittik. çok güzel ancak solunum zorluğu çekenler bi şey olmaz deyip girmesin muhtemelen olur..çok rutubetli bir değişik..yatak o daları var, oturma odaları..yaşamışlar işte o taşlarda.. hmm bir de soğuk aşağılar,üstünüze bir şey almadan inmeyin ;) derinkuyunun halkı çok sıcak.. ne sorsanız ilgileniyorlar ve sizden biri onlar..sanki oraya aitmişsiniz gibi..yeraltı şehrinin çıkışında camiye doğru olan kısımda bebek satan teyzeler var..ama kendilerinin yaptığı bebekleri satıyorlar..ufak ufak , rengarenk.. hemde 1 lira..arka koltuğu doldurdum..kızlar almadan geçmeyin derim..hem çok şirinde hediye oluyorlar ;)
işte bunlar da bebeklerim :)
derin kuyudan önce mi sonra mı tam bilemedim bir de KAYMAKLI YER ALTI ŞEHRİ ni gezdik. zaten yol üzerinde tabelalar yönlendiriyor.

HACIBEKTAŞa yol almaya başladık. yol üzerinde de yer yer kalıntıları görüyorsunuz.. hacıbektaş ta çilehaneleri, müze ve türbeyi gezdik. girişte bir aslan heykeli dikkatimi çekti ağzından su akıyordu. gezimizi bitirip tam arabaya binerken hediyelik eşya satan dükkanlarda irili ufaklı bidonlar gördüm ve sordum. o aslanın ağzından akan su şifalı su imiş. hatta zemzem olduğunu söylüyorlar ama bilemiyorum. almadan olmazdı. ondan da doldurduk :)

karnımız acıktı ve KIRŞEHİR de yemeye karar  verdik. yöresel lezzetler istiyorsanız AĞALAR KONAĞI KÜLTÜR EVİ RESTAURANTI na gitmelisiniz. gerçekten kırşehirin yöresel yemekleri çok lezzetli. ve gittiğimiz yerde yani ağlara konağında eşim ve ben yöresel iki yemek seçtik. ben SULU KÖFTE; eşim KIRŞEHİR TAVA. ve mönüde mezeler vardı onlardan da sipariş vermek istedik. veremiyormuşuz. çünkü zaten ikramlarıymış. çok şaşırdık..hani öyle minik minik tabaklarla da değil..şöyle ki;

seçtiğimiz yemekler dışında ÇULLAMA, PARPILAMA ve ÇİRLEME yi denemiş olduk..çok da hoşumuza gitti..değişik ve güzeldi..

yemek bitimi ile yola devam ettik ve bu gezimizi de bitirdik...
biz kapadokyaya gittiğimizde yani mart 2014 de kapadokyanın  en çok turist aldığı dönemmiş.. yani tüm yılların istatistiklerine göre rekor kırılmış. bu mutlu edici..etrafımızdakilerin %70 i yabancı idi..ama % 30 bile güzel bir başlangıç bence.. artık daha meraklıyız, artık ülkemizdeki güzelliklere karşı daha duyarlıyız... eşim avrupayı gezmiş ve benimle gitmek istediği çok yer var. çok da ısrar etti o zamanlar. ama istemedim. hatta artık istemiyoruz. çünkü ilk önce ülkemizdeki harikaları gezmeliyiz. vatanımın her şehri ayrı hikaye..2 yılda 50 il gezebildik ortalama.. inşallah bu sene bitecek ve o zaman yurt dışına açılıcaz :) ve şundan çok eminim ki hiçbiri ülkem kadar güzel olmayacak..

bizim yaşadığımız ülke gerçekten cennet...