30 Ekim 2013 Çarşamba

bu hafta okunanlar... BİR PSİKİYATRİSTİN GİZLİ DEFTERİ ve LİMON YAPRAKLARININ KOKUSU

merakım bolca psikolojik tüm eserlere... çok da heyecanlandım esasında kitabın ismini görünce. çünkü "gizli" kelimesi ciddi merak uyandırıyor ve kitabın ilk sayfasını dahi açmadan , kitap hakkında şöyle kısa bir hayal kurmaya sebep oluyor.

ama bu tabiki güzel bir strateji.. benim gibi isminin gizemine kapılıp kaç kişi almıştır kimbilir bu kitabı. orijinal ismi "the other side of the couch" kitabın.. ama ntv yayınları alın demiş, içi bambaşka ama benim koyduğum isim bile yeter sana...he evet bi de fotoğrafta da görüldüğü üzere "en sıradışı vakalar" gibi çok iddialı bir kelime öbeği de var orada..yani beklenti ne yöndeyse sonuçta ona paralel şekilleniyor ya insanoğlunda..

benim hayal ettiğim enteresan vakalardı, hani aksiyonlu maksiyonlu, şaşırtmacalı kandırmacalı.. okurken sıkıldım esasında, sanki yazarın kendi başarılarını anlattığı bir anı defteri. esasında niyet o belli ki ama işte ben türkçe ismine bakarım okuduğum kitabın, bende hissettirdiği o heyecanı arar dururum her sayfasında.

sonuç olarak aradığımı bulamadım. ama sonlara doğru bir iki konu ilgi çekiciydi. sanırım içinde bi parça kendimi ve çevremdekilerden birilerini buldum o ilginç gelen konularda. not aldığım bir kaç konu oldu penpe defterime :)

bir de bir psikiyatr olarak bakabiliyosun bir süre hayata :) derdini anlatmaya, tedavi olmaya gittiğin adamların neler hissettiğini de bi parça anlatıyor. kimi zaman ne yapacaklarını bilemediklerini, kararsız kalabileceklerini, heyecanlandıklarını, çaresiz kaldıklarını... çünkü sana her konuda yardım edebilecek bir kişi bi garip bi kişidir. hani garip, başka, üstün, çok üstün... ama yoo normal insanlar :)
"limon yapraklarının kokusu" na bayıldım. nazi toplama kamplarından sağ kurtulabilmiş bir adam Julian, hiçbir şeyden haberi olmayan  hamile Sandra ve yeni dostları Karin-Fredrik çifti...

hala tadı damağımda... heyecanlandım, panik oldum, mutlu oldum, ağladım, öfkelendim..

ilk etapta zorlandım. çünkü anlatım biçimi farklıydı. ilk önce Julian anlatıyor sonra Sandra. öyle güzel ki; Sandranın yaşadığı olayı okuyorsunuz, onun hislerini, tepkilerini  ve "acaba Julian ne yapmış, o nasıl yaşamış olayı, ne hissetmiş" merakıyla hemen Julianın bölümüne geçiyorsunuz.

insanlık var romanda yoğun bir şekilde, yaşlı bir adamın merhameti.. yalnız bir kadın, hem de çok yalnız.. o kadar aç ki ait olmaya...

bir çırpıda bitecek bir kitap... tavsiye edilecek bir kitap.. ama kitapta limon yapraklarının kokusunu bulmak çok zor :/

22 Ekim 2013 Salı

Nerede kalınır? Ne yenir? Nereler gezilir? MUDURNU (BOLU)

doğum günüm için yaptığımız bir plandı Mudurnu. Bolu ilimizin şirin bir ilçesi. gitmeden internetten araştırdık. beklentimiz biraz yükseldi desem yanlış olmaz sanırım ama gittiğimizde pek de öyle olmadı. çok şirin bir yer, özellikle kaldığımız konağa bayıldık. ancak mudurnu bir günde bitirilebilecek bir yer. ya da belki de biz çok bilip gezemedik. yönlendirilemedik ya da...
kesinlikle görülmesi gereken bir yer. bence ülkemin her yeri görülmeye değer.
biz İzmit'ten yola çıktık, yol çok kötü; değil çok iyi de değil :) ama bizim şanssızlığımız işte Mudurnu'ya girerken yeni asfalt dökülmüş bir yoldan geçtik, yaklaşık  5 km falandı (uyduruyor olabilirim). araba berbat oldu tabi. ama kolay temizlendik :)
cumartesi günü gitmiştik, tesadüf oldu. çünkü internetten araştırdığımda cumartesi günü köy pazarı olduğu ve harika şeyler bulabileceğimizi okumuştum. hatta nacakçı İsmail Kocabey' de sadece cumartesi günleri çarşıda üretim yapıyormuş.
iki konak arasında kaldık ilk başta. biri HACI ŞAKİRLER KONAĞI, diğeri ise FUATBEYLER KONAĞI'ydı. HACI ŞAKİRLER KONAĞI çok eski ve orijinalliği hiç bozulmamış bir konak. ilginç yanları da çoktu. odalarda banyo yok, her katta ortak kullanılan banyo ve tuvaletler varmış ve akşam yemekleri konak sahipleri ve diğer misafirlerle beraber ortak büyük bir masada yeniyormuş. tabi kahvaltı da... ben çok istedim çünkü ilginç gelmişti ancak Kaz Dağları' nda benzer bir yerde konaklamıştık (Kaz Dağları'nı da yazacağım ama sonra :) ). ve orada tahtakuruları yemişti beni :( ama harika harika harika bi yerdi. neyse o sebeple biraz vaz geçtik. biraz vazgeçtik komik oldu ama neyse. sonuç olarak FUATBEYLER KONAĞI'nda kaldık. çok merkezi, hatta pazarın içinden giriliyor. bu sebeple ilk başta bulamadık. konak harikaydı.
fotoğraf eklemek istedim şuan ama yapamadım..en son yüklemeye çalışacağım.
konağın 3. katında kaldık. tavan harikaydı. oymalı bir tavan... evet sitelerde de yazdığı gibi banyolar çok ama çok küçük ama bir gün kaldığımızı düşünürsek çok da zorlamadı açıkçası.
odamıza yerleştik ve kendimizi hemen dışarı attık. köylü pazarı çok güzeldi. keçi peynirleri, yoğurtlar, tarhanalar, erişteler...
pazarı şöyle bir gezip bir kaç şey aldıktan sonra plansız sokaklara girdik. küçük bir yer olduğu için her şeyi bulmanız kolay. ki önümüze hemen ARMUTÇULAR KONAĞI çıktı. Mudurnu' nun en büyük konağı... uzun bir süre izledik.. müthişti... hemen ilerisinde KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ yi bulduk. ufacık, tarih kokan bir cami. benim en çok caminin karşısındaki camları kırık boş konak dikkatimi çekti. yaşanmışlık akıyordu camlarından.
hava kararmadan çarşısına gittik. demirciler çarşısı... burada son bakırcı ustası Mehmet Arıbakır' ın dükkanı var. eski dar sokaklar... insanlar çok samimi...
saat kulesine çıktık, yürünebilir ama biz vakit kaybetmemek için araba ile çıktık. yukarı doğru devam ettiğinizde de Bizans Kalesi çıkıyor karşınıza. ama pek bir şey kalmamış :(
eee karnımız acıktı, peki ne yenir? ERİŞTELİ KAŞIK SAPI :) keş peyniri, ceviz ve eriştenin birleşimi.. değişikti, yenmeli.. bayrama özel cevizli helva çıkarılırmış, denk geldik ve denemiş olduk. bayıldım...
bir kaç yer daha vardı gidilebilecek ama çok cezbetmedi bizi, Abant'a geçtik. gerçekten çok yakın. 15 dakika :)
ama Mudurnu Abant arası geçmek zorunda olduğunuz yol; çok nadir yerlerde görebileceğiniz güzelliklere sahip. işte o 15 dakika büyülüyor sizi... Mudurnu'nun tadı öyle güzel kalıyor ki damağınızda...

n'olmuş?

merhaba..
artık tarafımdan denenen her şey burada...
e o zaman hadi bana kolay gelsin :)