5 Kasım 2013 Salı

Nerede kalınır? Ne yenir? Nereler gezilir? KAZDAĞLARI

dünyada oksijen oranının en yüksek olduğu ikinci yer ; KAZDAĞLARI...
burası da temmuz ayında eşimin doğumgünü için seçtiğimiz gezme yerimiz :) efsaneler diyarı... kazdağları' nı görmeyi ok istiyorduk, ben gitmiştim esasında ama beraber gezmek keşfetmek en keyifli yanı. internetten saatlerce araştırdık şöyle güzel istediğimiz gibi bir otel pansiyon gibi bir şey. ama hep sahil şeridinde bulunan oteller vardı internette. kazdağlarında bir gece geçireceksek bu sahilde olmamalıydı fikrimce. eşim uzun uğraşlar sonucu bir yer buldu. İDA KONUK EVİ. ismi cezbetti bile değil mi sizi de.. "ida" çeldi aklımızı, "konuk evi" de sıcacık, tam da aradığımız yer hissini verdi ve aradık. çok ilgiliydiler, tamam yerimizi bulduk :)

ARTUR dan yola çıktık. giderken sağda dönerken solda 2 baca var kazdağlarına yaklaştığınızda, heh oradan sağa kıvrılmak lazım.. yol çok zorlamadı bizi bulma konusunda. zaten girdiğiniz yoldan yukarı devam ettiğinizde karşınıza çıkıyor. girdiğiniz an büyüleniyorsunuz. yani belki de ben tam olarak öyle bir yer hayal ettiğim için o kadar çok beğendim. ama bayıldım. harika... her şey o kadar eski ki... 2 kişi işletiyor, 3 katlı bir bina, kocaman bir bahçe, dağın ortasında, tertemiz hava, teknoloji uğramayı unutmuş bi parça, odalarda televizyon yok, işletmeciler uzun zamandır görmediğiniz ahbaplarınız gibi, dekorasyondaki her parça apayrı güzellikte...müthiş... balkonunuza çıkıyorsunuz sahil ayaklarınızın altında, her taraf ağaç, kuş sesleri, o güzel koku...huzur bulmaya gidin buraya... odalar da çok şirin. kapımızın arkasında taştan ilginç bir kutu ve içi lavanta dolu. bu bile güldürüyor yüzünüzü...bir kaç fotoğraf şart :)
taş değil ahşapmış lavanta kutusu, fotoğrafta farkettim ben de..ne de yalancıyım :)üstteki resim odadan kareler...
sol taraftaki fotoğraflar da bahçeden ve alt kısımdan. bir tane de oda balkonunda poz var..yeşil ile mavinin birleşimi manzaranız. 

bu da bana en şirin gelen yeriydi konuk evinin... ne kadar zıt..ne kadar uyumlu :) bu konuk evi her yıl gideceğimiz ve asla bıkmayacağımız bir yer oldu bizim için. yolunuz kazdağlarına düşerse, ya da geçerseniz yakınlarından mutlaka uğrayın... huzur istiyorsanız asla pişman olmazsınız..
saat çok geç olmadan eşyalarımızı bıraktık ve keşfe çıktık :) 

ilk olarak ZEUS ALTARI na gittik. ilk önce şöyle bir genel bilgi için bir adet fotoğraf :)
yazacaktım vazgeçtim yazmadım, resimde altar ile ilgili her şey yazıyor.

çok güzel bir manzarası var, önü tamamen açık. bu noktada hem adaklar adanır, kurbanlar verilir, hem de gözetleme noktası olarak kullanılırmış. atlar var girişte, isterseniz at ile de gezebiliyorsunuz bu ağaçlarla dolu mekanı. girişte bir çay bahçesivari bir yer var. şirin bir yer. orada mantımızı yedik. güzeldi. ama çok çok da güzel değil. karnımızı doyurduktan sonra aşağıya, ADATEPE ye indik.
ADATEPE çok güzel bir yer. taş evler harika. hele birkaçı restore edilmiş, capcanlı renklerle fotoğrafımızı çek diye haykırıyorlar resmen. küçük bir köy. girişte çay bahçeleri var. çınar altında ev yapımı limonata ve karadut suyu içmek köyden aldığınız tadı daha da arttırıyor. hemen sağda küçük bir dükkan var. satılan tüm ürünler zeyin ağacından yapılmış. nasıl güzel zeytin zeytin kokuyor... ben o kadar güzelini hiçbir yerde bulamayacağıma emin olduğum bir servis standı aldım oradan. e tabi birde zeytin ağacından adatepe magneti :) adatepeyi bitirdik ve YEŞİLYURT' a geçtik.

YEŞİLYURT' ta çok güzel. buranın farkı çok fazla pansiyon ve otel olması. ama evlerin orijinalliği neredeyse hiç bozulmamış. bu zamana kadar gördüğüm en güzel kapılar oradaydı.
şuna bakar mısınız? müthiş... evimin her kapısı bundan olsun.. evet evet hepsini bundan istiyorum :/

 KÜÇÜKKUYU' ya bakmadan gitmeyelim dedik. ama bence marinasına inmeye çok da gerek yok. bunun yerine ADATEPE ya da YEŞİLYURT' ta daha fazla vakit geçirilebilir. küçükkuyudan doğumgünü sebebiyle pastamızı kurabiyelerimizi aldık konuk evimize çıktık. eşim ben ve evin işletmecisi dağın ortasında, o güzel bahçede, ferah bol oksijenli havada, kahvelerimizi yudumlarken pastamızıda kestik.. sohbet ettik bolca. çok yüksek fiyatlara satılan, gençlik iksiri olarak kullanılan boynuzlu böceklerden vardı. çok ilginçti... sanırım bir daha göremem o yaratıklardan :) çok böcek var dedim, hani bi çözüm aramadınız mı? cevabını asla unutmayacağım ve artık böyle bir talebim olmayacak hiçbir zaman; "onlar bizim evimizde değil, biz onların evindeyiz." çok doğruydu. çözüm de neydi, kızdım kendime esasında gereksiz sorum sebebiyle :)

sabah harika bir kahvaltı bizi bekliyordu. her şey çok lezzetliydi. unutamayacağımız konuk evinden ayrıldık. KAZDAĞLARIna girme vakti...

milli parka girmek düşündüğümüzden daha zormuş. bir kaç araba olmak lazımmış, rehbersiz asla girilemezmiş vs. ne acı ki giremedik. çok da üzülmedik çünkü kaldığımız konuk evinde gizli yollardan bizi dağa çıkarmışlardı, gezmiştik. o keskin kokuyu unutmanız mümkün değil. o ağaçlar....

dönüşümüzde HASANBOĞULDU  ve SUTÜVEN ŞELALESİ ne uğradık. buz gibi,berrak bir su.. biz bir kısmına kadar gidebildik, yanımızda su için uygun kıyafetler yoktu. ama yüzen çok kişi gördük. şelalelin altına girmek harika olurdu aslında. üst tarafta suyun içinde  piknik masaları var. ayağınız su da mangalınızı yakıyorsunuz, pikniğinizi yapıyorsunuz. boylu boyunca köylü pazarı var. erişteler, tarhanalar ama en çok zeytin ve zetin ürünleri. sanırım 10 kilodan fazla zeytin sabunu aldım. zeytinyağı sabunu değil ama zeytin sabunu. hatta şuan kullandığımın içinde bir adet zeytin çekirdeği kalmış :) sıvı sabunları, duş jellerini, kozmetik ürünlerini bir kenara bıraktım bu sabunları aldıktan sonra. o kadar doğal ki, durduğu yerde ter yapıyor ve yağ damlatıyor. tavsiye ederim deneyin.. bu arada HASANBOĞULDUnun güzel bir de hikayesi var. http://www.kazdaglari.com/kultur/hasan/hasan.html buradan okuyabilirsiniz.

huzur dolu, bol oksijenli unutlumayacak bir geziydi bizim için. her yıl gidilir mi? gidilir. her gittiğinde aynı şeyler yapılır aynı yerde kalınır mı? kesinlikle yapılır, kalınır... mutlaka gidin.. bir gün değil bir hafta kalın.. dinlenin.. kuş sesleriyle uyanın...oksijeninden faydalanın...huzur bulun...